Tüp bebek tedavisi, kadın vücudunda üretilen yumurta hücrelerinin özel iğnelerle vücut dışına alınarak erkeğin spermi ile laboratuar ortamında döllenmesi ve elde edilen embriyo veya embriyoların kadın rahmi içine transfer edilmesi mantığına dayalı işlemlere verilen isimdir. Tüp Bebek tedavisi uygulanacak hastalara kadın yaşı, yumurtalık rezervi, kan hormon değerleri ve boy/kilo oranına göre uygun bir tedavi protokolü ve ilaç dozu belirlenmektedir. Uzun tedavi protokolünde önce yumurtalıkları baskılayıcı hormonlar burun spreyi veya cilt altı iğnesi şeklinde yaklaşık 10-12 gün süre ile uygulanır. Hastanın adet görmesi ile birlikte tedavinin ikinci bölümüne geçilir ve ortalama 8-10 gün süreyle yumurta gelişimini sağlayacak hormon tedavisi uygulanır. Ardından da yumurtalar toplanır. Kısa tedavi protokollerinde ise yumurta gelişimini sağlayacak ilaçlara adetin 2. veya 3. gününden itibaren başlanmakta,yumurtalığın kendi salgıladığı hormonları kontrol etmeye yönelik baskılayıcı ilaçlar ise tedavinin ileri günlerinde bu tedaviye eklenmektedir. Hastalar kan hormon düzeyleri ve vajinal ultrasonografi ile izlenerek foliküller uygun büyüklüğe ulaştığında insan koryonik gonadotropini yani halk arasında bilinen adıyla yumurta çatlatma iğnesi verilir ve 33-36 saat sonra da yumurta toplama işlemi yapılır. Bu işlem hastaların ağrı duymaması için anestezi altında yapılmakta ve ortalama olarak 10-15 dakika sürmektedir.
Yumurta toplanmasından sonra 2-5 gün içinde seçilecek embriyolar, rahim ağzı ince bir kateter yardımı ile geçilerek rahim içine transfer edilecektir. Embriyo transferi ağrısız bir işlem olup ultrasonografi eşliğinde uygulandığı için hastalarımız tarafından da izlenebilmektedir. Embriyo transferini takiben yaklaşık olarak 30-45 dakika yatak istirahati sonrası hastalarımız evlerine gönderilmektedir.
Çocuk sahibi olamayan çiftlerde tek tedavi yöntemi tüp bebek midir?
Çocuk sahibi olmakta güçlük çeken çiftlerde detaylı bir inceleme ile problemin nereden kaynaklandığı saptanmalı ve çiftin en kolay şekilde gebelik elde etmesini sağlayacak olan tedavi yöntemi belirlenerek çifte sunulmalıdır. Tedavi yöntemleri; en kaba sınıflamayla tüp problemlerinin cerrahi olarak tedavisi, yumurtlama uyarısı ve takibi, aşılama ve tüp bebek tedavisidir. Uygun şartlara sahip olan çiftlerde, ilaçlarla yumurta gelişiminin sağlanmasını takiben spermin belirli işlemlerden geçirilerek rahmin içerisine verilmesi anlamına gelen “intrauterin inseminasyon” (aşılama) tedavisi ile gebelik elde edilebilir.
Kısırlık tedavisine başvurmak için doğru zaman nedir?
1 Yıl boyunca eşlerin korunmasız ve düzenli cinsel ilişkiye girmelerine rağmen gebelik oluşmuyor ise doktora başvurmaları tavsiye edilir.
Başvurudan sonra uygulamaya geçiş süresi ne kadardır?
Kadın ve erkeğin ön incelemelerinin yapılması için kadının adet bitimindeki hafta ve erkeğin de 3-5 günlük cinsel perhizde olduğu dönem en uygundur. İlk değerlendirme için 2 gün zaman ayırmak yeterlidir. Test sonuçları takip edilerek doktorlar tarafından yapılan ortak konsültasyonda çift için gebelik şansının en yüksek olduğu tedavi yöntemine karar verilir. Tedavinin hastanede geçen süresi yaklaşık 15 gündür.
Tüp bebek tedavi süreci nedir ?
Tüp bebek tedavisi; Adetin 2. yada 3. günü başlar. Yumurtaların gelişimi , toplanması ve döllenmesi, embriyo gelişimi ve transferi aşamalarından oluşur ve yaklaşık 15 – 18 gün kadar sürer.Tedavi süresince kadının hastanede yatmasını gerektiren bir durum yoktur. Yumurta gelişimi süresince gün aşırı ultrasonografı takipleri ve kan tahlilleri yapılacak, bu süreçte hastanede geçirilecek zaman mümkün olduğunca kısa tutularak çiftlerin günlük hayatının ve etkilenmemesine çalışılacaktır. Yumurta toplama ve embriyo transferi işlemleri boyunca hastanede yatış yapılmasına gerek yoktur.
Tüp bebek tedavisinde yaş sınırı var mıdır?
Adetin 3. gününde yapılan hormon testleri ve ultrasonografide görülen yumurtalık kapasitesi yumurtalık fonksiyonlarınızın uygun olduğunu gösterir ise 45 yaşına kadar tüp bebek işlemi uygulanabilmektedir. Ancak 38 yaş ve üstü kadınlarda uygulama yapılırken preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile embriyolarınızın kromozomlar yönünden normal olup olmadığının araştırılması önerilmektedir
Kadınlarda ileri yaş başarıyı etkiler mi?
Kesinlikle evet! Öyle ki günümüzde erkek kısırlığının her tipine geniş bir tedavi imkanı sağlanmasına karşılık tedavide ortaya çıkan en büyük engel kadın yaşının ileri olmasıdır. Kadının yaşı ve buna bağlı az yumurta elde edilmesi ve yumurta kalitesi başarıyı etkileyen en önemli faktörlerdir. Ancak yumurtalık kapasitesinin iyi olduğu kabul edilen 40 yaş ve üstü kadınlarda preimplantasyon genetik tanı uygulanarak %25-30 civarında gebelik elde edilmektedir.
Mevsimler Tüp Bebek tedavisinde başarı şansını etkiler mi?
Yıllar içerisinde elde edilen tecrübelerle mevsimlerin Tüp bebek tedavisindeki başarı şansını etkilemediği düşünülmektedir.
Tüp bebek uygulamaları kaç kez tekrarlanabiliyor?
Tedavinin bilinen bir sınırı olmamakla birlikte 7-8 uygulama yapılabilir. Her uygulama arasında en az 2-3 ay ara verilmelidir.
Tüp bebek uygulamalarında tüplerin açık olması zorunlu mudur?
Hayır. Toplanan yumurtalar sperm ile döllendikten sonra oluşan embriyolar rahim içine yerleştirilir. (Yumurtalar vajinal yolda ultrosonografi eşliğinde toplanır.) Dolayısıyla tubaların açıklığının bir önemi yoktur fakat tuba içerisinde bir sıvı birikimi söz konusu ise bu sıvının rahim içine akışı embriyo tutunmasını etkileyeceğinden ya tuba çıkarılmalı ya da uterus ile bağlantısı kesilmelidir.
Tüp bebek tedavisi ile oluşan gebeliklerde düşük riski nedir ?
Spontan veya tüp bebek yöntemleri ile oluşan gebeliklerin yaklaşık %15’inin düşükle sonlandığı bilinmektedir. Spontan gebeliklerde erken düşükler bazen birkaç günlük adet kanamasının gecikmesi ve bunu takip eden normalden biraz fazla miktarda bir adet kanaması gibi algılanabilir. Bunu takiben yapılacak kan tahlilleri sonucunda bunun bir gebelik kaybı olduğunu gösterecektir. Tüp bebek uygulamalarında gebelik sonuçları erken dönemden itibaren kan tahlilleri ile takip edildiğinden, her dönemdeki gebelik kayıpları tanımlanmaktadır.Bu durum da düşük oranlarının daha yüksek olduğu gibi yanlış bir düşünceye neden olmaktadır.
Sigara içmek çocuk sahibi olmaya engeller midir?
Sigara içmenin kalp, akciğer ve kan damarları hastalıklarını arttırdığı biliniyor. Sigaranın bir diğer zararlı etkisi de üreme fonksiyonları üzerinedir ancak bu durum genellikle göz ardı edilir. Sigara içmek, gebe kalmayı ve gebeliğin de miadına kadar ulaşmasını negatif etkiler.
Stres kısırlığa yol açar mı?
Kısırlık ve tedavisinin hayli stresli bir deneyim olmasına rağmen stres yüzünden kısırlığın ortaya çıktığını söylemek zordur. Bununla birlikte, bazı durumlarda yüksek seviyelerdeki stres, kadınlarda hormon seviyelerinin değişmesine ve buna bağlı olarak da yumurta gelişiminde bozulmaya neden olabilmektedir. Buna ek olarak, yine aşırı stres kadınlarda fallop tüpü spazmlarına, erkeklerde ise sperm sayısının azalmasına neden olabilir. Tüp bebek tedavisi de kimi çiftler için oldukça stresli bir süreç olabilmektedir. Merkezimizde Tüp bebek tedavisi esnasında psikoloğumuz bizlerle birlikte çalışmakta ve ihtiyaç duyan çiftlere de bu konuda gereken desteği vermektedir.
PGT (Preimplantasyon genetik tanı) nedir ve faydaları nelerdir?
Çağımızda genetik hastalıklar gebelik sırasında veya doğumdan sonra anlaşılabilmektedir.. Bebekteki genetik hastalıklar ultrasonografi, amniosentez gibi testler ile gebeliğin ancak dördüncü ayında belirlenebilmekte ve ciddi bir anormallik saptandığında gebelik 5. ay civarında sonlandırılır. Elde edilen tecrübelerle son yıllarda genetik bilimindeki gelişmeler daha gebelik oluşmadan, tüp bebek tedavisiyle laboratuarda geliştirilen embriyolar üzerinde genetik inceleme yapılarak seçilen sağlıklı embriyolar anne adayının rahimine yerleştirilir. Bu işleme gebelik öncesi genetik tanı PGT(Preimplantasyon Genetik Tanı) olarak adlandırılmaktadır. Gebelik öncesi genetik tanı, anne ve baba adayından elde edilen yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuar ortamında döllendirilir ve gelişen embriyolardan bir adet hücre alınarak gerçekleştirilir. Genetik tanı için Floresence İn Situ Hibridizasyon (FISH) veya Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) olarak adlandırılan özel yöntemler kullanılır. Doğacak bebekte monozomi veya trizomi (Down sendromu ve diğer trizomiler) gibi sayısal kromozom bozukluklarının ve tek gen hastalıklarının (Hemofili, Akdeniz anemisi, kistik fibrozis, muskuler distrofiler gibi) tanısı PGT ile saptamak mümkündür. Böylece sağlıklı embriyoların anne adayına transferi ile sağlıklı bebeklerin doğması hedeflenir.
PGT (Preimplantasyon genetik tanı) Kimlere uygulanmaktadır ?
- Erken gebeliklerde tekrarlayan düşükleri olan çiftlere,
- Infertilite nedeniyle tedaviye başlayan ileri yaş grubundaki kadınlara (37 yaş ve üzeri),
- Çok sayıda Yardımcı üreme teknikleri uygulanmasına rağmen gebelik elde edilmemiş veya gebelikleri düşüklerle sonuçlanmış olan çiftlere,
- Genetik hastalıklarda veya şiddetli erkek kısırlığı nedeni ile görülen kromozom bozuklukları olan çiftlere,
- Genetik veya kalıtsal bir hastalık taşıyıcılığı olan çiftlere,
- HLA genotyping (doku tiplemesi) yapılması nedeni ile,
- Genetik predispozisyon gösteren hastalıkların tanı amaçlı adlandırılmasında,
- Öncesinde genetik hastalığı olan çocuk veya çocuklara sahip çiftlere,
Talassemi, hemofili vb hastalıklarda PGT’nin önemi nedir ve embriyolarda doku tiplemesi yapılması mümkün müdür ?
Kişiler, taşıdıkları kalıtsal hastalığı değişik ölçüde çocuklarına aktarırlar. Bu sebeple çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olabilmesi için öncesinde genetik hastalıkların tespit edilmesi ve embriyolarda belirlenmesi büyük önem taşır.. Çağımızda DNA testi ile çok sayıda kalıtsal hastalığın henüz embriyo iken anlaşılması mümkündür. Kalıtsal hastalıklara neden olan genetik bozuklukların belirlenmesi için hastalığa sebep olan genin yapısının belirlenmesi gerekmektedir.
Tedavi sırasında merkezimizde öncelikle anne baba ve varsa hasta çocuklara ait kan örneklerinde genetik bozuklukların belirlenmesi için genetik testler yapılır ve kalıtsal hastalık taşıyıcısı olan çiftlerin tüp bebek tedavisi ile elde edilen embriyolarından alınan hücrelerde hastalığa sebep olan genetik yapı özel yöntemlerle çoğaltılır ve taranan hastalığa ait gen bölgesi DNA testi yöntemi ile tespit edilir. Sonuçta, kalıtsal hastalığı taşıyan embriyolar elenir ve sağlıklı embriyoların transferi ile genetik hastalık taşımayan çocukların oluşması sağlanabilir.
B-talasemi, Fanconi anemisi ve lösemi gibi hastalıklarda, DNA dizi testi yöntemi ile sağlıklı embriyoların saptanır ve HLA genotyping (doku tiplemesi) işlemi de aynı anda uygulanabilir ve embriyoların doku tipi belirlenebilir.. HLA genotyping yöntemiyle talasemi veya lösemi hastalığı tanısı konmuş çocuklara sahip ailelerde, anne ve baba ile çocuğa ait doku tiplerinin belirlenmesinden sonra, hastalığı taşımayan embriyolar içerisinden doku tipi hasta çocuk ile uygun olan embriyolar seçilebilir.
Döllenen yumurtaların (embriyolar) rahim içine transferinden önce anormal olup olmadığı saptanabilir mi?
Preimplantasyon genetik tanı uygulanarak kromozom bozukluğu taşıyan embriyolar seçilip sadece sağlam olanlar transfer edilebilmektedir.
Gebelik öncesi genetik problemler konusunda alınacak önlemler nelerdir?
PGT (Preimplantasyon Genetik Tanı) yöntemi gebelik öncesi genetik sorunların belirlenmesi amacıyla uygulanmaktadır. PGT testi ile kalıtsal hastalıklar yönünden riskli olan ailelerde tüp bebek işlemi yapılarak elde edilen embriyolar incelenir ve hastalık taşımayan sağlıklı embriyolar transfer edilir. 35 – 45 yaş üzeri kadınlarda yaşının ileri olması ile başarı oranı azalmakta, gebelik elde edilse dahi düşükle sonlanması mümkün olmaktadır. İleri yaşla birlikte yumurtalarda kromozom bozukluklarının artmasından dolayı tüp bebek tedavisi yapılacak olan çiftlerden elde edilen embriyolar üçüncü güne ulaştıklarında biyopsi yapılmaktadır. Elde edilen bir veya iki adet hücrenin moleküler tanı yöntemleri kullanılarak birkaç saat içinde değerlendirilir, sağlıklı embriyolar seçilir ve transfer edilir.
Preimplantasyon genetik tanının avantajları nelerdir ?
- Gebelik şansını artırmakta, düşük şansını azaltmaktadır.
- Ailelerin sağlıklı çocuk sahibi olmaları sağlanmaktadır.
- Aile, gebelik sonlandırılmasına bağlı tıbbi ve psikolojik travmalardan korunmaktadır.
- Talasemi gibi hastalıklarda doku tiplemesi ile doğacak olan bebek ailenin hasta çocukları için tedavi imkanı sağlamaktadır.
- Gebelik öncesi tanı; hasta kişilerin yaşam boyu karşılaştıkları sağlık problemleri, hastalıkların tedavisindeki güçlükler ve yüksek tedavi maliyetleri ile karşılaştırıldığında çok daha faydalı ve ucuz bir tanı yöntemidir.
Genetik açıdan risk taşıyan kişiler kimlerdir?
- 37 yaş ve üzeri kadınlar
- Genetik veya kalıtsal bir hastalık taşıyıcılığı bulunan çiftler
- Tekrarlayan düşükleri ve ölü doğumları olan çiftlerde
- Yakın akrabalarında (1. kuzen gibi) genetik bir hastalık öyküsü çiftler
- Yapısal olarak vücudunda anomaliler saptanan
- Mental retardasyonlu çocuk öyküsü
- Gelişme geriliği ve boy kısalığı olan kişilerde
- Daha önce genetik hastalığı olan çiftler
- Cinsiyet gelişimi anomalileri olan
- Birden fazla yardımcı üreme teknikleri uygulanmasına rağmen gebelik elde edilememiş çiftlerde
Bu risklerden bir yada birkaçına sahip olan çiftlerde, öncelikle bir genetik uzmanı tarafından ayrıntılı bir şekilde soy ağacı çıkarılmalı ve varsa önceki gebelikler hakkında bilgiler alınır. Hasta çocuklar ve aile bireyleri muayene edilmeli ve gerekli testler istenmelidir.
Gebelik oluştuktan sonra genetik problemler tanımlamak mümkün müdür?
Evet. Gebelikte uygulanması gereken bazı tarama testler mevcuttur. (11-14 tarama testi – ikili test – üçlü test…) Bu tarama testleri gebelikteki genetik risk hakkında bize bilgi verir. Böyle bir risk belirlendiğinde 11-14. haftada fetusun eşinden biyopsi yapılarak veya 16-18 haftada bebeğin içinde bulunduğu sıvıdan örnek alınarak bebeğin kromozom analizinin yapılması mümkündür. Ayrıca ultrasonografi de bu konuda bize yardımcı olmaktadır.